Gümüşlük sahilinde yürürken gözüme ilk
kez seneler önce çarpmıştı… Kumsalla
birleşik bir küçücük Bodrum evi, önünde
rengârenk teneke kutular ve her birinin
üzerine bir harf gelecek şekilde yazılmış
“SOĞAN SARMISAK” yazısı… Bulunduğu
çevreye farklı bir albeni veren bu renk
cümbüşünü o zaman belleğime kaydetmiştim…
Keşke herkes Gümüşlük sahilinde böylesine
farklı, böylesine geçmiş yaşamlarla
bağlantılı dokuyu korusa da, geleneksel
kültürümüzle içiçe yaşasak diye düşünürken
bir gazetede buranın çok eski bir
arkadaşımıza “Sevinç Ulucanlar”a ait
olduğunu okuyunca bu farklılığın kaynağını
bulmuş oldum…
Sevinç Hanım’la bizim Bodrum Magazin
dergisinde yazdığı çok güzel “Zeytinyağı”
yazısı vasıtasıyla tanımıştık yıllar önce… Yeni yazılarını keyifle beklerdik….
İsviçre’de yaşayan, orada İngilizce öğretmenliği yapan, Türk yemeklerini yabancılara öğreten, geleneklerine, yurduna bağlı, gözlemci başarılı bir Türk kadını… Sonra İngiltere ve yaz aylarında da Gümüşlük’teki bu 48 metrekarelik eski bir Bodrum Taş evi…
Uzun süreler içinde yaşamışlar, tatil
yapmışlar sonra bir gün geçtiğimiz aylarda
kaybettiği çok sevgili annesinin sözüyle evi
mutfağa çevirip adını da Soğan Sarmısak
koyarak işe başlamış…
Nasıl başlamışsa o gün bugündür aynı
kurguyla sürüyor herşey… Sahile 4-5
masa. Veranda da bir masa… El yapımı
küçük sempatik bir menü, yemek isimlerinin
arkasına saklanmış herkesin söz birliği
ettiği harika lezzetler…
Mesela Vedat Milor;
“İsviçre’de İngilizce öğretmenliği yapan ve
Türk mutfağı kursları veren Sevinç Hanım
yıllar önce yazlık olarak aldığı taş
evini bir lokantaya dönüştürdü. Gümüşlük’teki
Soğan Sarımsak böyle ortaya çıktı.
Tutkulu aşçı Sevinç Hanım’ın denize sıfır,
teraslı restoranında mutlaka yemeniz gereken
lezzet “İmambayıldı”. Müşterilerine ve
bazı jüri üyelerimize göre bu İmambayıldı
“Kainatın en güzeli” Sebebi; gerçek taş baskı
yöre zeytinyağıyla yapılıyor olması. Tarif,
Sevinç Hanım’ın İstanbullu babaannesine
ait. Gitmişken adaçaylı ve sarmısaklı çipurasının da tadına bakmayı unutmayın.” demiş
“Hürriyet’in En İyi On “sayfalarında…
Geçtiğimiz hafta “Gümüşlük Festivali’nin “Kumda Gitar” konserlerini
izlemek için gittiğimde yıllar sonra yeniden merhabalaşma
şansı bulduğum Sevinç’le konuşmaya başladığımda
“Soğan Sarmısak”ın gizlerini de öğrenmeye başladım…
Sevilen ve dillerden dillere dolaşan yemekleri özel incelikleri
barındırıyor. Örneğin, humus nohutların elde ezilmesiyle,
kullanılan zeytinyağı taş baskıdan, sütler komşunun ineğinden
geliyor… İmam Bayıldı, Köpoğlu, Humus ve Soğanlı Börek
anadan kıza aktarılmış küçük özel sırlar içeriyor, Ana yemekleri
Mindos Kebabı ve Fırında adaçaylı ve sarmısaklı Çipura… Ben
ayaküstü tadına baktığım Humus’ta olsun, Soğan Böreği’nde
olsun tutkulu tatlar hissettim. Bir börek düşkünü olarak “İşte
bu” dediğim noktaya geldim…
Daha ana yemeklerin tadına bakmadık… Önümüzdeki günlerde
bu kısa “merhaba” faslından sonra asıl yemekleri keşfedeceğiz…
48 metrekarelik evin öyküsünü ise
Bodrum Home Style dergisine aktaracağım.
Anılarıyla, yaşamlarından kesitler yansıtan 4 metrekarelik
müzesiyle, dışarıdaki müşteri, yemek, mutfak trafiğinin çözülüş
şekliyle İçine “ruh” katılmış “Soğan Sarmısak” ı anlamaya
devam edeceğiz.
En hoşuma giden şey ise yaptığı işten büyük keyf alan Sevinç
Ulucanlar’ın sanki “Soğan Sarmısak” ı bugün açıyormuşçasına
yaşadığı heyecan… Bu olmayınca galiba hiç bir şey olmuyor…
Necip Damar