Ayşedeniz Gökçin’den Pink Floyd ve Nirvana Yorumları

Ayşedeniz Gökçin’i İnternet’te Pink Floyd müziği ararken
farkettim üç yıl önce. Sonra YouTube’ta dikkatimi
çekti. Londra sokaklarında, parklarında Street
Piano’da “”Alla Turca” yı çalarken izledim…
Ayşedeniz Gökçin’in bir pİyano virtuozu olduğunu
öğrenince “Tam benim sevdiğim tarzda müzik yapıyor”
dedim kendi kendime…
Bu yaz Gümüşlük Festivali’nde çalacağını duyar duymaz
ulaştım bu usta müzisyene ve sorularımı sordum.

Ayşedeniz Gökçin

SÖYLEŞİ: NECİP DAMAR
FOTOĞRAFLAR: SANTİAGO GUERRERO

BİR PİYANO VİRTUOZUNDAN
PINK FLOYD ve NIRVANA YORUMLARI

ND- Klasik Müzik dediğimizde aklımıza hemen gelen besteciler
dışına çıkarak, iyi müzik yaptıkları, çığır açtıklarına inandığımız
Nirvana ve özellikle Pink Floyd gibi günümüz müzik
gruplarının parçalarını klasik müzik kıvamına getirerek yorumlama
düşüncesi nasıl ortaya çıktı.

AG- Klasik müzik eğitimli bir piyanist olmamla birlikte özellikle
ortaokul ve lise yıllarında rock müziğe hep hayranlık duyup
dinlemişimdir.
Franz Liszt gerek besteci gerekse karakteri ve yaşam tarzı
olarak çok ilgi duyduğum besteciler arasındadır; onun Dante
Sonatı üzerinde çalışırken yine müziğine hayran olduğum
Pink Floyd ile benzerlikleri aklıma bu projeyi yapmayı getirdi.
Felsefeleri, toplumu verdikleri politik, sosyal ve duygusal
mesajlardaki benzerlikleri dikkatimi çekti. Pink Floyd’un
“Another Brick in the Wall”unu Liszt’in Dante Sonatından
esinlenerek yeniden düzenledim. Sonrasında ise uzun bir çalışma
sonucu tüm albüm ortaya çıktı. Aslında ilk üç eser,
Master projemdi ama onları akademik ortamdan cıkartıp gerçek
hayata uyguladım ve çok şaşırtıcı sonuçlar aldım! Hayatım
değişti proje viral olunca! Hayranlar daha fazla
düzenleme isteyince tüm albüm ortaya çıktı!

İkinci proje olarak Nirvana
yapmaya cesaret etmek, kesinlikle
Pink Floyd basarisinin
verdigi bir güçle oldu.
Projeyi büyüterek içine
Ekin Bernay ve Ivan Shopov’u
da kattım. Ayrıca albümde
ben vokal de
yapıyorum. Bambaşka bir
tarz oluştu…
Kurt Cobain ; içe kapalı protest
kimliği, cinsiyet ayrımına
karşı duruşu, sosyal
sınıfların hepsine duyduğu
empati ve duygusal kişiliği
ile çok ilgimi çekmişti.
Grubunun yaptığı grunge
rock müziği kendim yorumlayarak
yeniden ortaya çıkarmak
bana inanılmaz
keyif verdi.

ND- Özellikle Pink Floyd hayranları
tarafından sosyal
medyada çok iyi tanınıyorsunuz.
Pink Floyd grubu
kendi sayfalarında sizden
övgüyle bahsediyor… Çoğu
klasik müzikle ilgilenenler
bu tür müziğe yan dönüp
bakmazken sizin bunlarla
haşır neşir olmanız kendi
camianızda nasıl karşılanıyor.

AG-Aldığım eğitimden dolayı
kimliğimi koruyan, sürekli
ileri bakmaya çalışan bir
piyanist olarak yaptığım bu
çalışmalar ancak klasik
müzik eğitimini tamamlamış
birisi tarafından icra
edilebilir ve notaya geçirilebilir.
Yaptığım Pink Floyd ve Nirvana’nın
klasik tarzda yorumlanması,
bu nedenle
ilgi çekti, çünkü insanlar
bu alanda ne kadar çok disiplin
ve emek olduğunu biliyorlar.
Klasik müzisyenlerin nasıl
düşündüğünü bilmiyorum
ama pek de umrumda değil.
Kendim için ve dinleyiciler
için müzik yapıyorum… Ayrıca
Fazıl Say ve Gülsin
Onay gibi en saygı duyduğum
sanatçılardan da bana
gelen destek çok teşvik
edici oldu Türkiye’de. Ingiltere’de
ise Classic FM radyosunda
çalmaktalar
müziklerimi… Bakalım yeni
albüm nasıl karşılanacak!

ND-Yeni projeniz Nirvana Project
için geçtiğimiz Mayıs
ayında harika bir ön izleme
çıkardınız. Bu projeyi Gümüşlük’te
seslendireceksiniz.
Ön izlemede
pianonuza DJ Ivan SHOPOV’un
elektronik müziği
bodrumlife day&nıght 13
eşlik ediyor. Konserlerinizde
de bu eşlik
olacak mı ?

AG-Ivan Shopov, kendi alanında
çok başarılı bir elektronik
müzik bestecisi aynı
zamanda dj. Onunla bu projede
çalışmak gerçekten
çok keyifli oldu. Tarihler ve
bütçe uygun olduğu sürece
birlikte sahne almayı tabii
ki arzuluyoruz.
Gümüşluk’te maalesef olamayacak
kendisi. Fakat Urla’ya
gelmesi planlanmakta.
Belki en başta sormalıyız
ama neden Pink Floyd,
neden Nirvana… Klasik
müzik kadar rock müzik de
dinler misiniz. Yeni projeler
düşündüğünüzde aklınıza
hangi gruplar gelir…
-İlk sorunuzda Pink Floyd ve
Nirvana ile ilgili düşüncelerimi
paylaşmaya çalıştım.
Yeni gruplar arasında şu an
kafamda net bir cevap veremeyeceğim.
Ama sonraki
proje kendi bestelerimden
oluşan bir albüm olacak
gibi gorünüyor… Ayrıca
Avusturya’da bir dans firması
(Editta Braun Company)
için besteledigim
eserler var, onları da Thierry
Zaboitzef (bir art-rock
sanatçısı) melodilerinden
esinlenerek yaptım. Sonbahar’da
trackleri piyasaya
sunmayı düşünüyoruz.

ND-Dünyanın pek çok yerinde
konserler verdiniz. Klasik
besteciler yerine bu konserlerinizde
de kendi Rock yorumlarınızı
ya da örneğin
Fazıl Say’ın Paganini’nin,
Mozart’ın eserlerine yaptığı
Jazz yorumlarını seslendiriyorsunuz…
Yani yüzünüz
sanki günümüz müziğine
dönük. Repertuvarınızı belirlerken
bu sizin öneriniz
mi oluyor yoksa artık bu
tarzınızla tanındığınız için
“gelin bize Pink Floyd çalın”
diye mi aranıyorsunuz.

AG-Klasik müzik denince illa
barok yada klasik dönemi
bestecileri akla gelmemeli.
Günümüzde klasik müzik
tanımlanması sınırlarının
da genişlemesi ve diğer
stillerden esinlenilmis olan
düzenlemelerin de klasik
festivallerinde yer alması
lazım. Scarlatti, Ispanyol
gitarindan; Chopin, Polonya
danslarından ve sokak muzisyenlerinden;
Liszt, Macaristan’daki
çingenelerden;
Ravel “caz”dan, Mahler Yahudi
müziginden etkilenip
besteler ve düzenlemeler
yapmışlar… Yani aslında
fikrin nereden geldigi sonucun
klasik olmamasını gerektirmiyor.
Zaten Türkiye’nin en önde
gelen klasik müzik festivallerinden
İKSV Klasik Müzik
Festivali ve Sevda Cenap
And Ankara Festivallerinden
davet alıp çaldım.

ND- Bence, gençler için, onları
klasik müziğin yoğunluğuna
çekmek için çok iyi bir
yol izliyorsunuz… Konserlerinizde
yaş ortalamasında
bu yönde bir gelişme hissediyor
musunuz.

AG- Gerek yurt içi gerekse yurtdışı
konserlerimde kalabalığın
çoğunluğunu gençler
oluşturuyordu. Bu beni
tabii ki çok mutlu etti
çünkü asıl amacım, piyanonun
virtuozluğu ile tanınmiş
melodileri birleştirip,
geniş kitlelerin, enstrumanı
yeni şekilde duymalariydi.
Gençler özellikle Pink
Floyd ve Nirvana adını duyunca
konserlere ilgi duyup
geliyorlar. Sonrasında onların
yorumlarını almak da
beni çok mutlu ediyor.

ND- Pink Floyd müziklerini
Pompei’de çalarak ününü
pekiştirmişti. Siz Pompei’den
daha eski geçmişe
sahip Karia Medeniyetinin
Taş Ocaklarında çalarak onların
müziğini Pompei’den
de eski bir döneme, 2500
yıl öncesinde götüreceksiniz.
Bodrum’da böylesi
önemli bir ortamda çalmak,
Bodrum’da çalmak size
neler hissettiriyor.

AG- Pink Floyd günümüzün rock
efsanesi ve Pompei de çalmış.
Ben ise; Pink
Floyd un müziğini, 100
yıl öncesinde yaşamış
bir efsane besteciden
esinlenerek yorumlayarak
daha da önceki bir
devire götüreceğim.
Bundan daha güzel ne
olabilir ki!… Zaman
yolculuğu müzik yapmanın
en keyifl yanı!
Bodrum’dan sonra nerelerde
çalacaksınız.
Bodrum sonrası Urla’da
bir konserim olacak
Agustos 15’ide. Eylul’den
itibaren ise Viyana,
Salzburg,
Edinburgh, Linz ve Londra’da
konserler vereceğim.
Bunlara Istanbul
ve Ankara’yi da katmak
isterim. Umarım olacak!

Not: Ayşedeniz Gökçin
13.Uluslararası Gümüşlük
Klasik Müzik Festivali’nde
8 Ağustos Gecesi Pink
Floyd ve Nirvana müziklerini,
klasik tarzda yorumlayacak.
Bu farklı müzik
dinletisini kaçırmayın.
Özellikle gençler ..

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Trio KlaViS ‘Müzigin Coğrafyası’ konseriyle 21 Temmuz’da Antik Taş Ocağı’nda sahne alacak.

Next Story

Devrim Erbil Bodrum – Bodrum 2015 Sergisi 13 Ağustos’a kadar Mine Sanat Galerisi Palmarina’da

Latest from Bodrumlife Dergisinden Yazılar