Çılgın Kalabalıktan Uzakta Doğayla Başbaşa

Bu Yazı Bodrumlife Dergisi’nin Haziran Temmuz 2019 sayısında yayınlanmıştır:
Yazı ve Fotoğraflar: İkbal Çiğdem Damar

Bodrum öteden beridir doğal güzellikleri, denizi, havası ve zengin kültürel değerleri ile özellikle sanatçıları ve entelektüelleri kendine çeker. Bunu herkes bilir ve sokakta değişik giyimli, çılgın tavırlı hatta kırmızı saçlı birilerini bile görse insanlar şaşırmaz. Hal böyleyken son zamanlarda “bu Bodrum’da yaşayanlara bir şeyler oluyor” dedirtecek şeylerle şaşırıyoruz.
Evet, şaşırıyoruz.

Bodrum’da yaşayan İş güç sahibi, iyi eğitimli, gül yüzlü insanlar içinde yaşadığımız Bodrum’u bir kenara bırakarak kırları, doğayı tercih etmeye başladılar.

Bir doğaya dönüş mü desem, sadeleşme mi desem, sağlıklı bir hayat yaşama arzusu mu desem, sıcak ve samimi insan ilişkilerine özlem mi desem, çekirdek aile değerlerine yöneliş mi desem?

Bilemiyorum, belki de hepsi…

 

Kendi Yiyeceklerimizi Kendimiz Yapmaya Başladık

Son zamanlarda marketlerde satılan gıdalara olan güvensizlik bizleri “kendi yiyeceğimizi kendimiz yapalım” gibi bir eğilim içine soktu ve birbirimizden öğrendiğimiz tariflerle yoğurdumuzu, ekmeğimizi, sirkemizi evde yapmaya başladık.

Önlenemeyen hastalıklar, her gün televizyonlardan öğrendiğimiz bilgiler, Canan Karatay bir yanda, derken kafalarımız allak bullak bir şekilde “şunu mu yesek, yok yemesek” paranoyaları yaşar olduk. Çünkü artık hepimiz biliyorduk; hastalıklar yanlış beslenme ve sağlıksız gıdalar yüzünden bizi buluyor.

Sonra bir de baktık ki kendi aramızda alışveriş yapmaya ve güvendiğimiz kişilerin evlerinde yaptığı gıdaları tüketmeye başlamışız.

 

Şirin ve Volkan’ın Çiftliğinde

 

Keci_Ciftligi-009.jpg (1.94 MB)

 

 

Çiğ Keçi Sütü WhatsUp Grubumuz

Benim Şirin ve Volkan Gökdel ile tanışmam böyle oldu. Bir gün bir whatsup grubuna dahil edildim ve bu grup mesajlaşmalarından Çamovalı Köyü yakınlarındaki “Ari İşletme Sertifikalı” çiftliklerinde ürettikleri keçi sütü ve keçi sütünden yapılmış peynir, yoğurt, kefir, lor peyniri ve benzeri süt ürünlerini onlardan alabileceğimi öğrendim. Anne sütüne en yakın süt denilen keçi sütünü sağlık otoritelerince de denetlenen bir çiftlikten almak arayıp da bulamadığım bir şeydi. Üstelik adresinize kadar getirip teslim ediyorlardı.

 

 

Tanımadığınız Kişilerden Çiğ Süt Almayın

Yıllar önce yakın çevremdeki pek çok tanıdığıma pazardan alınan süt ürünlerinden dolayı Brusella virüsü bulaşmıştı ve çeşitli hastalıklara yakalanmışlardı. Bu yüzden pazardan veya tanımadığım, temizliğine güvenmediğim kişilerden süt veya süt ürünleri almamayı tercih ettim. Çünkü sütü kaynatsanız da bazı mikroplardan kurtulamazsınız.

 

 

Ev Yapımı Yiyecekler Alabileceğiniz Kişiler

Şirin ve Volkan’dan keçi sütü ve süt ürünleri aldığım gibi etrafımdaki arkadaşlarımın tavsiyesiyle tanıştığım emekli İlhan Hanım’dan evde karakılçık unu ile yapılmış ekmek alıyorum, şeker kullanmayarak yaptığı San Sebastian kekini alıyorum, Samantha’dan fermente edilmiş bir yeşil çay olan Kombucha alıyorum. Tamamen sağlıklı malzemelerle yapılmış gerek Vegan olanlara gerekse diyet yapanlara özel türleri olan Budiga kurabiyelerini size de tavsiye ederim. Öğlen yemeği olarak da büromun yan komşusu Işık Namer’in mevsime uygun ve yöresel pazarlardan alınmış sebzelerle yaptığı yemekleri tercih ediyorum.

 

Evde Yapılmış Gıdalar
Pahalı mı?

 

Yani son yıllarda benim de içinde olduğum büyük bir çoğunluk marketlerde satılan ve hazır üretilmiş gıdalardan uzak duruyor. Sadece ben değil, kiminle konuşsam durum üç aşağı beş yukarı böyle.
Bunu lüks bir tercih olarak algılamayın. Evde kendi sirkenizi, yoğurdunuzu, eriştenizi, tarhananızı, salçanızı, ekmeğinizi yapmanız çok daha ucuz. Önemli sayıda insan artık böyle yapmaya başladı. Kendisi yapamayan da yakınında yöresinde yapanlardan alıyor ve tabii ki parasını ödüyor. Gıda diye marketlerden aldığımız besin değeri olmayan, bizi hasta eden yiyeceklere ödediğimiz paralarla kıyaslarsanız çok daha ucuz olduğunu kabul etmelisiniz.

 

 

Bence Şirin ve Volkan Devrimci
Bir Ruha Sahip

Tüm bunları neden anlattım? İşte bizlerin doğal ve sağlıklı gıdaya olan talebi; kendi değerlerince yaşamak ve üretmek isteyen Volkan ile Şirin gibi akıllı, iyi eğitimli, cesur insanların emek verip ürettikleriyle karşılaşınca ortaya çok güzel bir şey çıkıyor. İçinde bulunduğumuz sistem buna “Piyasa” derdi ama ben böyle diyemeyeceğim.

Çünkü çiftlikten keçi sütü alan bizler ve bize bunları sağlayan Volkan ile Şirin arasındaki ilişkiye “ticaret” demek çok eksik ve hafif bir tanımlama olur.
Nasıl desem -kendimden yola çıkarak anlatsam daha doğru olacak- benim gözümde onlar doğal ve gerçekler. Sadece işlerini yapıyorlar ama bize sundukları bir şişe sütte somutlaşan o, işlerini doğru ve insanca yapma gayreti son derece değerli ve altı çizilesi. Biz onlara saygı duyuyor ve onları seviyoruz. Hilesiz, yalansız, kâr etmeyi her şeyin merkezine koymayan o anlayış bize onları sevdiriyor. Ayrıca bence tarihte Fransız Devrimi’ni başlatmış kişiler kadar devrimci bir ruha sahipler.

 

 

Çiftlik Halleri

 

Çiftlikte sadece ihtiyaç duydukları eşyalar ve olanaklar var. Çok basit ve sade yaşıyorlar. Çiftlikte yaptıkları işler pek fazla boş zaman bırakmıyor belki onlara ama şikâyetçi değiller.
Keçilerini kendi yetiştirdikleri yonca ve arpa ile ve ilaveten doğal fermantasyonla elde edilmiş bir tür turşu olan meyve-sebze silajıyla besliyorlar. Keçiler bütün gün açık alanda geziyor ve ağaç kabuğu, ot, pinar yapraklarını da yiyorlar. Etraftaki zeytin ağaçlarından budanan zeytin dalları oluyor önlerinde belli zamanlarda.
Çiftlik, Ari İşletme sertifikalı yani hastalıklardan arındırılmış. Sütler kontrol edilmesi için 15 günde bir laboratuvara gidiyor.
Çiftlikteki 24 keçi ile 26 oğlak yani keçi yavrusunun bakımı, temizliği ve beslenmesiyle sadece Şirin ve Volkan ilgileniyor. Peynirleri, yoğurdu, kefiri Şirin yapıyor, yumurtaları da keyifleri gelirse tavuklar yapıyor. Volkan kalan ağır işlere bakıyor. Asya yani kızları da annesi olmayan iki oğlağı besliyor. Ve başka yardımcıları yok.

 

Kim bu Şirin ve Volkan?

Şirin’in kendi dilinden hikâyelerini dinleyelim;
“Ben İstanbulluyum. Sainte Pulcherie ve Saint Benoit’dan sonra İstanbul Üniversitesi Fransızca Bölümü’nden mezun oldum. Uzun bir süre büyük tekstil, ihracat firmalarında çalıştım. İstanbul’daki son yıllarımda Fransızca ve İngilizce çevirmenlik yaptım. Sergi, tiyatro ve kitap çevirileriydi bunlar ağırlıklı olarak. 2010’da Bodrum’a gelince yayın dünyasından uzak kaldım. İş bulmakta zorlandım. Para hırsım yoktur, çalışkanlığım ve yabancı dil bilgim sayesinde Bodrum’da yaşamımı sürdürebildim. Volkan İzmirli ama çeyrek asırdır burada Bodrum’da. Önce üç yıl Tıp okumuş, sonra bakmış bu vicdan meselesinden altından kalkamayacak, İzmir’e dönüp Turizm okumuş ve hemen ardından Bodrum’a taşınmış. Uzun yıllar araba kiralama şirketi varmış. Daha o zamanlarda bile sağlık bilinci, hayvan sevgisi olan, bizi anlayacak, destek olacak bir çevremiz oluşmuştu zaten.”

 

Böyle devam ederse ne uzar ne kısalırız

 

“İkimiz de baktık ne uzayacağız ne kısalacağız böyle. Artık cebimizdeki paranın bir değeri kalmamış, alım gücümüz yerlerde. Ben eskiden epey zenginmişim mesela, Volkan da öyle. Kazanınca kazanıyormuşuz, kazandığımızı da özgürce harcayabiliyormuşuz. İstediğimiz de çok bir şey değil aslında; ailemize bakabilelim, bir de arada seyahat edebilelim. Son bir iki yıl emlak danışmanlığı yaptık, bir sürü güzel insanla tanıştık. Herkesin derdi aynı.”

 

Fikir babası Faruk Malhan

 

“Çok sıkıldık, dramatik bir değişiklik gerekiyordu. Volkan sosyaldir, ben hiç değilim. Ama ikimiz de kalabalıktan uzaklaşmak istedik. Bodrum çok yoğundu artık. Bodrum’da önce Dağbelen’e kaçtık, orada hazırlık yaptık hayvanlara ve uzak olmaya. O sıralar Faruk Amca ile görüşüyoruz (Faruk Malhan, Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu, tasarımcısı). Faruk Amca çok eski bir aile dostumuz. Onun da üç çocuğu var, beraber büyüdük. Bodrum’da Tasarım Vakfı’nın kurucusu. O ‘hayvancılık yapmaz mısınız?’ dedi.”

 

İnsan severim diye bir iddiam yok

 

“Benim hiç aklımda yok çünkü Veganlıkla flört halindeyiz. Volkan da benim gibi hayvancıdır. Ben insanlardan daha çok severim, insan severim diye bir iddiam yok, ama çalışıyorum üstünde. Volkan daha çok sever ama çılgın bir vicdanı var, acıtıyor yani bazen.

Araştırmaya başladık, besi işi mümkün değil olmaz, süt ama keçi sütü. Sonunda sizin de bildiğiniz gibi yaklaşık bir buçuk yıl önce ortağımız Haluk Pekuz’a ait bu arsada keçilerimizi büyütmeye başladık.”

 

Halkla İlişkilerci Keçi

 

Böylece başlamış Gökçeler Köyü yakınlarında bulunan çiftliklerindeki yaşamları.
Şirin bize keçilerden bahsederken her birinin ayrı karakterleri olduğunu, keçilerin insanla iletişim kuran hayvanlar olduğunu ve zamanla onların her birini aileden bir birey gibi gördüklerini anlatırken biraz abartılı görünmüştü söyledikleri.
Hatta keçilerden birisi için “sanki ona halkla ilişkiler müdürü diyesim geliyor çünkü ne zaman yanlarına gitsem hemen benimle iletişim kuruyor” dediğinde içimden “yok artık” diye geçirmiştim.

 

Keçiler Çok Cana Yakın

 

Ama keçilerin yanına yaklaştığımızda keçilerden birisi hemen yanıma gelip adeta gülümseyerek bana yaklaştı ve başını bacağıma yavaşça dokundurdu, işte o zaman dedim ki “tamam, işte bu o keçi”. Nitekim hepimize tek tek yaklaşarak her birimizle bir şekilde bağlantı kurdu.

Diğer keçilerin bizden hiç çekinmeden yanımızda yöremizde neşeyle hoplayıp zıplayarak bize hoş geldiniz dermiş gibi davrandıklarını düşündüğümde Şirin’in hiç de abartmadığını anladım. Az bile söylemişti.
Günlük taze keçi sütü ürünleri almak isterseniz?

Çiftlikte ürettikleri keçi sütlerini, keçi sütünden ürettikleri peyniri, keçi yoğurdu, keçi loru, keçi kefir, süzme keçi yoğurdu, yumurta gibi ürünleri mevsiminde enginar gibi bazı sebzeler taze taze tarladan koparılıp satılıyor.

Siparişler genelde WhatsUp grubundan veriliyor ve adrese teslim ediliyor. Haftanın üç günü Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri teslimat yapılıyor. Sütleriniz depozitosuz beyaz kapaklı cam kavanozlarda getiriliyor.
WhatsUp grubuna üye olmak isterseniz sipariş numarası 0532 660 0784

Çiftlik yaşamı; güzelim yeşillikleri, ele avuca sığmaz yaramaz keçileri, sizinle dost olmaya çalışan bekçi köpeklerini, mis gibi kokan havayı görünce cazip geliyor insana ama… Bu Ama sözcüğü iyi düşünülmesi üzerinde durulması gereken en önemli konu.

Düşünüyorum’da adınızın Şirin eşinizin adının Volkan olması lazım. Çünkü bu denli bir uyumu yakalayamamış ve aynı hedefe odaklanmamışsanız “Neyinize gerek sütlü börek” tabiri tam yerine olur. Oturun oturduğunuz yerde…

Dışarıdan görüldüğü gibi değil köy yaşamı. Bir çok zorluğu var. Adaptasyonu var. Bilmiyorsanız daha önce yaşamadıysanız hayvanların her birinin tek tek sorunları var, işin tekniği, ürettiklerinizin hijyeni derken şu an yaşadığınız dünyanın dışında ayrı bir dünya daha varmış gibi çok şeyi çözmeniz gerekiyor.

Eve dönüş yolunda biz birbirimize bu soruları sorduk, tartıştık. Böyle bir yaşam seçer miydik? Üstelik çevremizde başarılı bir Şirin ve Volkan örneği ve başka örnekler varken… Siz seçer miydiniz böyle bir yaşamı? Doğrusunu söylemek gerekirse biz herşeye rağmen seçerdik.

 

Yazı ve Fotoğraflar: İkbal Çiğdem Damar

 

—-

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

17. Uluslararası Bodrum Bale Festivali 3 – 21 Ağustos​ 2019

Next Story

Bodrum Deneme Sahnesi – Peynirli Yumurta Tiyatro Oyunu 14 Temmuz Pazar, Dibeklihan

Latest from Çiğdem Damar Bodrumlife Yazıları