Güney Afrikalı Seyyah’ın Bodrum Anıları

Bu Yazı Bodrumlife dergisinin Haziran-Temmuz 2019 34. sayısında Yayınlanmıştır.
Yazar: İkbal Çiğdem Damar

 

 

Güney Afrikalı bir dünya gezgini, blogger, turizm yazarı olan Marion Kate ile Leman Kültür’de bir yandan kahve içerken bir yandan bana Bodrum’u anlatmasını dinledim.

 

Bana göre, dışarıdan bakan tarafsız bir göz olarak söyledikleri, altını çizdikleri önemli ve ilginçti. Örneğin Bodrum’un kendine özgü küçük restoran ve mağazalarını, tezgâhlarını seviyor; zincir restoranlar ve alışveriş merkezlerini ise sevmiyor. Bodrum’u gençler ve aileler için uygun bir yer olarak görüyor. Bodrum’da üretilen zeytinyağı ve şaraplardan hiç tatmamış! Bodrum ona pahalı gelmemiş ama her ne kadar Mavi Yolculuk Bodrum’un olmazsa olmazıysa da biraz pahalı bulmuş. Bir de Bodrum’dan giderken satın aldığı şeyler sadece sanat ve elişi olmuş.

 

 

Ne dersiniz? Bunlar size ne düşündürdü? Önce yazıya bir göz atın, bakalım yazının sonunda siz de benimle aynı fikirde olacak mısınız? Ben yorumumu yazımın sonunda belirteceğim.

 

İşte Marion, işte söyleşimiz:

 

Bize biraz kendinizden bahsedin. Türkiye’ye ilk ne zaman geldiniz?

Bu, Türkiye’ye 22. seyahatim. Seyahat etmek benim için hep bir tutku oldu. Okuldan ayrıldığımda seyahat etmeye başladım. İlk başta genç bir insan olarak beni çeken, bilinmeyenlerin gizemiydi. Rotary Değişim Öğrencisi seçildim ve Almanya’ya gittim. Bundan sonra deyim yerindeyse tıpkı seyahat eden bir bit böceği gibi oradan oraya atlayarak dünyayı ve insanları görmek ve mümkün olduğunca çok sayıda kültür keşfetmek istedim.

Yaklaşık 7 yıl önce Türkiye’ye bir tur rezervasyonu yaptırdım, harikaydı ve neredeyse tüm önemli turistik merkezleri tura dahil olmasına rağmen eve vardığımda yeniden Türkiye’ye dönmek istedim. Türkiye’de görülecek o kadar çok yer var ki, bir tatil muhtemelen yeterli olmayacaktır. Biraz düşündükten sonra kendi başıma yeniden gitmeye karar verdim ve o zamandan beri Türkiye üzerinden çalışıyorum. Nihai hedefim, Türkiye’nin her ilini ziyaret etmek. Eve her geri dönüşümde ofisimdeki büyük haritaya gittiğim yerleri yıldızlarla tutturuyorum. Bu benim odaklanmama yardımcı oluyor. 

 

Türkiye ile ilgili ilk izleniminiz neydi? Sizce ülkenizdeki insanlar Türkleri yeterince iyi tanıyor mu?

Çok sevdim. Türk insanını son derece misafirperver ve arkadaş canlısı buluyorum. Kapıları her zaman açık. Zaman zaman dil konusunda zorluklar olsa da bu, insanların bana yardımcı olmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını engellemedi. Aslında bu, durumu daha eğlenceli ve akılda kalıcı hale getirdi.

Güney Afrika’da yaşayan yaklaşık 3000 Türk var ve küçük işletmelerden büyük şirketlere kadar pek çok Türk insanının burada yatırımları var.
Bu sayede Güney Afrikalıların ülkenizin insanları ve kültürü hakkında daha fazla şey öğrenmeye başladığını düşünüyorum. Türkiye’nin ne kadar harika bir tatil beldesi olduğunu ve Güney Afrikalılar için ne kadar çekici olduğunu öğrenmeye başladılar.

Türk Hava Yolları’nın Güney Afrika’ya her gün uçuşunun olması, insanların havayoluyla ülkeye ulaşmasını kolaylaştırıyor ve Türkiye’yi cazip kılıyor.

 

Peki Bodrum’a gelmeye nasıl karar verdiniz? Eğer birisi Bodrum’a gitmenizi tavsiye ettiyse, bu tavsiyenin nedeni neydi?

Bodrum’a ilk kez Aralık 2017’de geldim. Her zaman görmek istediğim bir yerdi, birçok insanın burasının güzel bir kasaba olduğunu ve turistlere sunacak çok şeyleri olduğunu söylediğini duymuştum. İlk gelişim otobüsleydi ve Otogar’ın şehirdeki yerini mükemmel buldum, ilk kez seyahat edenlerin otellerine oradan ulaşması o kadar kolaydı ki…

Şehir içi otobüs servisi verimli ve iyi çalışıyor. Bodrum’dan ayrıldıktan sonra bir kez daha gelmeye karar verdim çünkü burayı gerçekten sevdiğimi ve orada daha fazla zaman geçirmek istediğimi biliyordum.

Böylece ikinci gelişim Mart 2019’da gerçekleşti. Milas – Bodrum havaalanına uçtum ve taksiye bindim. Uçmak her zaman daha hızlıdır ve karaya inerken uçağın manzarası, taksiyle seyahat ederek geçireceğiniz zaman nefes kesicidir.

Bodrum özellikle tatil mevsiminin başında, balıkçı köyü atmosferi havasıyla, dinlendirici bir kasaba. Sizi tatil havasına sokacak kadar insan var ama deniz kenarındaki sandalyelerde rahat rahat oturacak, fotoğraf çekmenizi veya yollarda sallana sallana yürümenizi zorlaştıracak bir kalabalık yok etrafta.
Bodrum’a ilk gelenlere önce nerelere gitmelerini tavsiye edersiniz? (Soru)
Benim tavsiyem, Bodrum merkezindeki sahili marinaya doğru yürüyerek gezmeleri. Orada çok sayıda restoran, ilginç küçük mağazalar ve kahve mekânları var. Bence önce buraları bir görmeleri gerekir.

Temiz sokakları, ince ayrıntılara emek harcanarak ortaya çıkarılmış sanat eserleri – Marina yakınındaki ağaçların etrafına sanatçılar tarafından yapılmış mozaik çalışmaları gibi – ve görülmeye değer güzel binaları var. Yukarıdan Bodrum’a baktığınızda beyaza boyanmış binalar temiz bir his veriyor. Belediyenin uyguladığı bu
kuralı seviyorum, böylece gözü rahatsız eden yapılar olmuyor.

 

Bize bir gezgin olarak sizce Bodrum’da neyin iyi, neyin kötü olduğunu söyleyebilir misiniz? Daha iyi ne olurdu?

Şehrin ilginçliğini ve enerjisini seviyorum. Düzeni harika, denizin seviyesi ve düz oluşu sanki üzerinden ufka kadar yürüyebilecekmişsin gibi hissettiriyor. Bodrum’un çeşitli ve bağımsız restoranlarını, alışveriş mekânlarını sevdim. Zincir restoranlar ve mağazalar küçük kasabalara göre değil bence. Çünkü kasabanın benzersizliğini, kendine özgülüğünü alıp götürüyor.

Benim için olumsuz olan şeyler ise, bu ikinci gelişimde bahçeleri, etrafı biraz bakımsız ve yıpranmış buldum, bazı restoranların güneşten solmuş gibi görünen mobilyaları sanki yenilenmesi gerekiyor gibiydi. Bunlar o kadar kötü şeyler değil, sadece yeni bir görünüm için biraz bakım gerekiyor.

Belki önünde fotoğraf çektirmek için Bodrum’u belirleyici bir çerçeve “muhteşem” bir şey olabilir…

Türkiye’de bir başka favori sahil kasabası Kaş temiz ve düzenli görünümünü sürdürüyor örneğin. Hem çok bakımlı hem de farklı bir yer, mavi bayraklı bir plajı da var.

 

 

Bodrum’u başkalarına tavsiye eder misiniz? Sizce Bodrum kimin için en uygun?

Kesinlikle tavsiye ediyorum, bence tüm bir yarımada olarak Bodrum’un sunduğu çok şey var, pek çok Yunan adasına da bir geçiş kapısı. Eski balıkçı kasabası harika bir gece hayatına, çok iyi restoranlara ve aralarından seçim yapabileceğiniz pek çok otele sahip. Gidilebilecek çok sayıda sahil köyü var, bu yüzden Bodrum’un hem aileler hem de gençler için uygun olduğunu düşünüyorum.

Örneğin Gümbet, uzun kumlu plajı, barlar caddesi ve kalabalık gece hayatıyla ünlü. Benim favorim ise Gümüşlük, karakteri ve sahil boyunca sıralanmış balık lokantaları ile günbatımında olmanız gereken en mükemmel yer.

 

Sizin Bodrum’da en beğendiğiniz otel, restoran ve alışveriş yeri neresi? Neden?
Alışveriş için her zaman Socrates’e gidiyorum, kadınlar için benzersiz el yapımı koton elbiseleri ve aksesuarları var, mükemmel hizmet ve kaliteli ürünler sunuyorlar.

Restoran olarak Leman Kültür Bistro benim düzenli olarak gittiğim bir yer, yerini seviyorum ve yemekleri her zaman iyi. Tema eğlenceli, efsanevi çizgi film karakterleriyle dolu kült mizah dergisine dayanıyor.

Otel olarak Ena Boutique Hotel, çok iyi bir konumda, 4 yıldızlı bir otel. Deniz manzaralı lüks odaları ve bir teras restoranı var. Bütçe seçeneği için Duru Butik Hotel harika bir konaklama yeri, avluda esintiyle hafifçe sallanan parlak şemsiyelerle dolu bir renk bulutu var adeta. Basit ama tüm ihtiyaçlarınızı karşılar.

Sizce Bodrum’da ne ucuz ne pahalı?

Dürüst olmak gerekirse, cevaplaması zor. Sanırım ihtiyaç duyduğu kadar harcayan bir turist olarak Bodrum’u pahalı bulmuyorum.

Bodrum’da guletle yapılacak bir Mavi Yolculuk pahalı gibi görünse de Mavi Yolculuk Bodrum’un olmazsa olmazı olduğu için harcanılan her kuruşa değer. Tıpkı Fethiye’deki yamaç paraşütü gibi.

 

Bodrum’dan ne satın aldınız?

Her zaman Funda’dan sanat alırım, Bodrum taşlarının ve kanvasın üzerine çizer. Çeşitli boyutlardalar ve bence onun kendisi de güneş ışınlarından biri. Yerel sanatçıların desteklenmesi gerektiğine her zaman inanırım. Ayrıca güzel bir elde yapılmış kolye aldım, sahilde kadınlar kendi yaptıkları işleri satıyorlardı.

 

Bodrum’da yapılan şarap ve zeytinyağlarından tattınız mı?

Hayır

 

 

Bodrum aklınızda nasıl kalacak sizce?

Bodrum’da yapılacak çok şey var. Turkuaz sahilleriyle, tanıdığım en canlı ve şık tatil yerlerinden biri olarak aklımda kalacak. Acelesiz ve keyifli mavi turlarından araba kiralayıp bir yolculuğa çıkmaya, kaleyi ziyaret etmekten renkli pazarlarında alışveriş yapmaya, eski yel değirmenleri ve beyaz badanalı evlerini fotoğraflamaya, bu kasabanın cazibesine âşık olmamak mümkün değil.

Bodrum, Homeros tarafından “sonsuz mavinin ülkesi” olarak nitelendiriliyor ve tamamen katılıyorum. Göz kamaştırıcı bu mavi körfez yukarı aşağı inip çıkan yatları ile muhteşem. Ege ve Akdeniz’in birleştiği bu sulara bakarak bütün gün oturup hayal kurabilirim…

 

 

İşte Marion Kate’in Bodrum’u böyle…

 

 

Sıradan bir turist değil de gezdiklerini gördüklerini yazıya döken bir dünya seyyahı olarak Marion’un anlattıklarını yabana atamayız. Dersler çıkarmamız lazım.

 

 

Benim çıkarımlarım şunlar:
Bodrum’da üretilen zeytinyağı ve şaraplarımızı yeterince tanıtamıyoruz ve yeterince fazla noktada satışını sağlayamıyoruz. Bodrum’da üretilen çok değerli şaraplarımız, zeytinyağlarımız ve bu işe kendini vakfeden cefakâr yerli üreticilerimiz var. Yerli ve yerel üreticilerimizi kollamalı, ürünlerini satabilmeleri için olanak sağlamalıyız. Biz bunları Bodrum’a gelen turistlere bile fark ettiremiyorsak nasıl dünyaya duyurabileceğiz?

Mavi Yolculuk Bodrum’u Bodrum yapan bir turizm seçeneği. Ama herkesin kesesine uygun değil. Daha fazla teşvik sağlanmalı, böylece fiyatlar herkesin kesesine daha uygun bir hale getirilebilir ve daha fazla kişi Mavi Yolculuk yapabilir. “Ucuzlatılmalı” demiyorum dikkatinizi çekerim. Hizmet ve kaliteden ödün verilmeden ve tekne sahiplerini mağdur etmeden daha fazla kişinin Mavi Yolculuk yapmasının bir yolunu bulmak gerek.

Yerel işletmeler olan küçük ve özgün restoranların, dükkânların, mekânların kıymetini bilelim, onları kollayalım. Büyük balıklara yem etmeyelim.

Bodrum’da henüz fast food zincirleri çok yaygın değil, her köşe başında karşımıza çıkmıyorlar çok şükür. Böyle de kalmalı.

Bodrum’a gelenlerin “Bodrum’un neyi meşhurdur, neresi meşhurdur?” sorularına cevap olabilecek şekilde konumlandırılmış ve önünde fotoğraf çekebilecekleri alanlar seçilip, belirginleştirilebilir.

 

Örneğin Antik Tiyatro’nun yakınlarında yolda durup, Bodrum Kalesi ve liman manzarasını arkalarına alıp fotoğraf çekenleri hepiniz görmüşsünüzdür oradan geçerken. O noktaya mesela sarı bir çerçeve yapılabilir, fotoğrafın bu çerçeveden çekilmesi ilginç olabilir.
Bunun güzel örneklerini Cape Town’da gördüm ve çok beğendim.

Hazırladığım bir temsili fotoğrafı aşağıda yayınladım. Bu belli değişikliklere de uğrayabilir. Bunları tasarlamak için Bodrumlife olarak gönüllü olduğumuzu söylemeye bilmem gerek var mı? Benim aklıma gelen fotoğraf çekme noktaları; Haremtan Tepesi, eski Halikarnas Disco’nun sahili, Manastır Otel’in olduğu tepe, Bitez Aktur’dan Ortakent sahile inen yol, Yalıkavak’a giderken Değirmenlerin olduğu tepe, vesaire…

 

 

Sizlere Marion’un beğendiği yerlerin isim ve bilgilerini vererek yazımı sonlandırıyorum

 

 

Sokrates Bodrum Çarşı Mah.Taşlık Sok. 8/A Bodrum
(0252) 316 13 23
Ena Butik Otel
Umurça Mah.Dr. Mümtaz Ataman Cad.2
Bodrum (0252) 313 07 08
Duru Butik Otel
Umurça Mah. Atatürk Cad. 57 Bodrum
Miniart Bodrum
Ezgi Işıtan ve annesi Funda Baysaner
Cumhuriyet Cad. 116 Bodrum

 

 

—————–

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Frida Kahlo – Ankara Sanat Tiyatrosu, Bodrum Nurol Kültür Merkezi-Oasis 13 Temmuz Cumartesi

Next Story

Sertap Erener Konseri, 20 Temmuz Ctesi Bodrum Antik Tiyatro

Latest from Çiğdem Damar Bodrumlife Yazıları